Havaların yavaştan serinlediği şu günler de sonbaharın geldiğini hisseder gibiyiz. Gibiyiz çünkü sonbaharın gelişinin en güzel görseli olan nice yazara, ressama ilham kaynağı olmuş, kurumuş yapraklar yok ortalıkta. Akşamları artık serinliğin iyice hissedildiği, giymesek bile mutlaka hırkamızı aldığımız şu günlerde kurumuş yaprakların üzerine basarken o çıtırtıyı duymamak, hele tam da şu aylar da yeşil ile kahverenginin mükemmel uyumunu göremiyor olmak üzücü gerçekten. Peki, neden kurumuş yapraklar yok?
ÇÜNKÜ AĞAÇLAR YOK!
12.10.2012
1412
Kuzey ormanları tahrip edilirken, 3. Köprü için kıyımlar başladı, 1,5 milyon ağacın kesileceği öngörülüyor. Son olarak da Atatürk orman çiftliğine beyaz saray kondurmak içilen kesilen ağaçlar. Her gün biraz daha ciğerlerimiz sökülürken bir yandan da Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yaptığı ‘’Çevreci çocuklara indirim var’’ atık pil ve yağ kampanyası çocuklara neyi nasıl anlatacağımız konusun da bize büyük büyük soru işaretleri çiziyor.
Tüm bunlar olup biterken aslından hikâyesi 1970’lere dayanan yeni duyduğum bir kavramdan bahsetmek istiyorum. ‘’Gerilla Bahçecilik’’ bomba, gerilla, silah kelimeleri barındıran bir topluluk en başta sevimsiz gelse de onlar kamuya ait alanlar da veya atıl bölgelerde bir şeyler ekip, bir şeyler yetiştiriyorlar. Tabi bu alanlara izinsiz el koyuyorlar. Ama bazen dikkat çekmek için mazgal içlerinde bir papatya bahçesi görebileceğiniz gibi bazen de kullanılmayan bir arabada veya çöp tenekesinin için de rengârenk laleler olabiliyor. Bazı gerilla bahçecileri geceleri gizli gizli ekerken tohumlarını bazıları da sürdürebilir olması açısından mahallenin de onayını alarak gündüz çalışıyorlar.
İşin fikir babası Japonya’da yaşayan çiftçi filozof Masanobu Fukuoka. Onun doğal teknikler ile doğal tarıma geri dönüş önerileri arasında yer alan klasik killi topların içine tohum ekliyorlar. Daha sonra güneşte biraz kurumalarını sağlayarak diledikleri yere bu topları bırakıyorlar. Toprak kille karışıyor, tohum suyla buluşuyor, ortaya tohum bombaları çıkıyor! Ve bu bombalar kentin münasip yerlerine -sevabına- atılarak gerilla bahçecilik kavramını doğuruyor. Onun doğal teknikler ile doğal tarıma geri dönüş önerileri arasında yer alan klasik killi toplar, atölye katılımcılarının ellerinde şekilleniyor. Tabi yasalar karşısın da durumları biraz karışık. Özel şahıs arazisine ve ya kamu alanına izinsiz girdiklerinden suçlular ama çevreyi güzelleştirdikleri için de bir nevi kamu hizmeti içindeler.
Bir gerilla bahçecisi gecenin bir vakti ekibiyle karanlığa karışırken şöyle diyor.
‘’Polisin aradığı son kişiler bizler olmalıyız, cumartesi gecesi bahçecilikten daha kötü işler çevirenler olmalı’’ diyor. Tüm yaptıklarını düşününce haksız da sayılmazlar hani diye de düşünüyorum.
Her gün önünden geçtiğiniz yıllardır kullanılmayan, çocukların oyun bile oynamadığı boş kurak araziyi bir gün çiçek bahçesi olarak görseniz nasıl hissederdiniz ki?