Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete mi?
Dünya’nın en büyük askeri dâhilerinden biri kabul edilen Fransız İmparatoru Napolyon’a ait bir anıyı aktarmak istiyorum. Bilindiği gibi Napolyon’un Avrupa kıtasını, Rusya ve Kuzey Afrika’yı sarstığı yıllardaki askeri başarısı, o günün şartlarına göre fransızların sahip olduğu “top” teknolojisinden en üst seviyeden yararlanması idi. Yine bir savaşta Napolyon, top bataryalarını dikkatle takip ederken bir bataryanın ateş açmadığını görmüş ve derhal atıyla o bataryanın yanına gitmiş. Ve büyük bir hışımla “Asker bu batarya neden ateş açmıyor?” demiş. Asker “Komutanım 13 tane sebebi var” demiş. Bunun karşılığında Napolyon “Say” demiş. Asker, “Bir” demiş. Ve devam etmiş, ”Barut yok”… Napolyon “Dur” demiş ve eklemiş “O zaman gerisini saymana gerek yok….”
Bu anıdan yola çıkarak sektörde en erken 2013 Ocak ve Şubat ayına kadar aşılacağını tahmin ettiğimiz finansal darboğazdan geçilirken geçen sayıdaki yazımda dizi olarak ele alacağımızı bahsettiğimiz araştırma-inceleme yazısını erteleme kararı aldım.
Paranın olmadığı bir ortamda, davulcunun sesi gibi arada kaynama riski taşıyan çalışmamızı değerli okuyucularımızla ilerleyen sayılarda paylaşmayı anlayışlarına sığınarak daha doğru buldum.
Tarım sektöründe 20 yılı aşan deneyimlerimiz bize göstermiştir ki, birçok ulusal (1991 Körfez Krizi, 5 Nisan 1994 Kararları, 2001 Bankacılık Krizi) ve bölgesel krizleri ( 1998 Rusya, 2003 Irak Savaşı, 2008 Mortgage Krizi v.b. ) tarım sektörü rahatlıkla atlatmıştır.
Buna rağmen yaşanmakta olan küresel ekonomik krizin, ülkemiz tarım sektörüne etkisini; özellikle 2011 yılı başından itibaren ülkemizin, Suriye, Irak, İran ve buna bağlı olarak diğer Orta Doğu ülkeleri ile yaşadığı politik ve logistik sorunlar arttırmıştır. Komşu ve çevre ülkeler ile yaşananlar, başta soğan, patates, elma, narenciye, domates, biber, patlıcan ve hıyar gibi tarım ürünleri ihracatımızı ciddi olarak etkilemiştir. Öte yandan en önemli meyve sebze alıcımız Rusya Federasyonu’nun ilaç kalıntısı gibi çeşitli bahanelerle tarımsal ürünlerimize zaman zaman pazarı kapatmasının çözümü olarak da kullanılan bu ülkelerin (özellikle Hatay kökenli firmaların Suriye üzerinden yarattıkları çözüm gibi) devre dışı kalması ile meyve sebze ihracatımızın tıkandığını gördük, görüyoruz. Diğer yandan hava koşullarının da etkisiyle üretimin ve arzın artması ile iç piyasadaki mal şişkinliği yüzünden tarım ürünlerinde fiyatların (bazı mevsimsel geçişlerin dışında) genelde dibe vurduğunu gözlemledik.
Diğer önemli husus da; ürün alıcılarının önemli bir zincirini oluşturan ihracatçı, tüccar, tedarikçi, paketlemeci, komisyoncuların gerek mevsimsel geçişleri (yayladan sahile veya tersi) gerekse ürünsel hareketler (karpuzdan, domatese, domatesten elmaya gibi) dayanarak alımlar ve ödeme planlarını gerçekleştirmesi nedeniyle artık ülkemizdeki tüm üreticilerin, her türlü sektörel iniş-çıkışlardan birebir şekilde etkilenmesidir. Niğde’deki bir patates üreticisinin pazarın kapanması ve artan sulama olanakları ile birlikte açık tarla sebze üretimine kayabilmesi veya Amasya’daki, Tokat’taki açık tarla domates üretici grubunun aşırı üretim artışı ile tüm sahil bandındaki (Kuzey Ege’den Hatay Samandağ’a kadar olan sahil kesimi) üreticileri ve buna bağlı olarak tarımsal girdi ve ürün ticaretinde bulunan zirai ilaç ve gübre bayilerini, komisyoncuları, tüccarları etkileyebilmektedir (Örneğin sezon başlangıçlarının daha geç tarihlere uzaması veya sonlanmasında da sezon bitiş tarihinin daha erkene çekilmesinin sahil bandı üreticilerinin aleyhine gelişmesi durumu gibi).
Üreticiye ödeme yapacak alıcı profilinin aynı olması ve bu kesimlerin (komisyoncu, tüccar, tedarikçi/paketlemeci, ihracatçı) finansal akışlarını farklı bölgelerdeki faaliyetlerinden sağlamaları ve bunun da tüm tarım sektörünü etkileyebilmesi, ülkemizin komşularıyla yaşadığı krizin iç piyasaya etkisini arttırmaktadır. Bu etkinin yıkıcı bir şekilde artmasındaki diğer bir husus da son 2 yıldır yaşanan üst üste görülen aşırı soğuk ve kuraklıkların da finansal akışı sağlayan aktörlerin tüm hesap öngörülerini altüst etmiş olmasıdır.
Yukarıda ifade etmeye çalıştığımız tüm hususların da resmi anlamdaki ifadesini 31 Temmuz 2012 tarih ve 2012/3570 sayılı sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile de görmekteyiz. Bu karar ile birlikte 1 Ocak 2012’den geçerli olmak üzere bitkisel ve hayvansal üretimin yüzde 95’ini kapsayan 60 ilde meydana gelen sel-su baskını, fırtına, aşırı yağış, aşırı kar yağışı, dolu, don, kuraklık, yıldırım düşmesi ve hortum afetlerine maruz kalan ve bu afetler sebebiyle ekilişleri, ürünleri, hayvansal varlıkları, tesisleri veya seraları zarar gören gerçek ve tüzel kişi üreticilerin T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Türkiye Tarım Kredi Kooperatiflerine (T.T.K.K.) olan düşük faizli kredi kullandırılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararları kapsamındaki kredi borçlarının ertelenmesine ilişkin usul ve esasları şekillendirilmiştir.
Gerek küresel alanda, gerekse sektör bazında yaşanan finansal sıkıntılardan tarım sektörünün büyüyerek yoluna devam edeceğine inanıyoruz. Tohum, fide, fidan, ilaç, bitki besleme alanlarından birini başlangıç olarak kendisine “özel alan” seçen girdi tedarikçisi firmalarımızın var olma koşul ve gerekçesini; gerek gıda sektörünün vazgeçilmez ağırlığı gerekse 500 milyonu aşan bir komşu bölge nüfusu potansiyeli teyit etmektedir.
Girdi tedarikçisi firmalarımızın, sektörde gerek ülke genelinde gerekse ülke dışında yaşanan sıkıntıları dikkate alarak ancak 2013 ve 2014 için geliştirdiği yeni satış ve pazarlama stratejisi ile aşmayı hedeflediklerini görebiliyoruz. Bu amaçla, firmalarımızın ülke genelinde yaşadıkları ve tespit ettikleri finansal risklerinin dağıtıldığı hem iç piyasada hem de dış piyasadaki satış kanalları sistemini gözden geçirdiklerini ve yeniden ele aldıklarını kabul ediyoruz. Sektör olarak yaşadığımız sıkıntılar nedeni ile bu süreçten olumsuz olarak etkilenen firmalarımızın, tüm rasyonel kararları alma ve uygulama becerisi ile farklılığını gösterecektirler. Bunu da kurulduğu günden bu yana sıkı sıkıya uyguladığı kurumsal değerleri; Doğruluk, Uzmanlık, Tecrübe, Yenilikçilik, İnsana ve Doğaya Saygı ve Üretici Odaklılık ve Devamlılık ilkelerini sektörde devam ettirerek gerçekleştirmek arzusunda olan firmalarımızın ayakta kalarak rahatlıkla çiftçilerimize yönelik hizmetlerine devam edeceklerini bekliyoruz.