“Sayın Hocam bugünkü yazınızın içeriğinin bir kısmına olan itirazımı dile getirmek istiyorum.
Evet kuraklık konusu için belirttiğiniz ölçülen değerler gerçekleşmiş ve sıkıntılı bir sürecin gelmekte olduğunu öngörebiliriz.
Ancak kuraklık eylem planının sadece sulanan alanlar bağlamında ve basınçlı sulama sistemi boyutuna indirgenmesi ise günlük sohbet düzeyinde bir yarar beklentisi olarak yorumluyorum. Çünkü ülkemizse 4,5 milyon ha olarak kabul edilen sulama alanı bahsedilen sisteme geçse bile yaklaşık yüzde 30 tasarruf sağlandığını öngörsek (Uygulama pratikleri değişmediği sürece bu kadar tasarruftan söz edilmesi neredeyse imkânsız) bile 1,5 m ha alanı daha sulu sistem içerisinde görebiliriz Ancak geriye kalan yaklaşık 18 M ha alan yine çözümsüzlükler içerisinde kalacaktır. Bu nedenle kuraklık eylem planında öncelikle kuru alanlar üzerinde yoğunlaşılmalı ve alınan yağmur suyunun etkin bir şekilde bu alanlarda nasıl üretime kazandırılacağı üzerinde durulmalıdır.
İkinci konu olarak Aksaray civarında bahsettiğiniz şekerpancarı ve ayçiçeğinde gözlenen don zararları ile alakalı olarak o tarihte bu bitkileri ekim yapan çiftçinin sorgulanması gerektiğini düşünüyorum. Artı bir nokta Orta Anadolu Bölgesinde para ön planda bulundurularak olası riskler bir kenara bırakılıp yazlık karakterli buğday ekimleri yapan çiftçinin ise gerçekten muhakeme edilmesi gerekir.
Evet don zararı olası bir problemdir ancak dayanıklı çeşit ve uygun ekim zamanı bir kenara itilirse bu bir felakete dönüşebilir. Bu konuda birazda uygulama sahipleri sorumluluk üstlenmelidir.
Selamlar”
***
Öncelikle gösterilen bu duyarlılık için teşekkür ediyorum. Tabi ki kuru tarım alanlarındaki kuraklıkla mücadele konusu önemli. Ancak, başta damla sulama olmak üzere modern basınçlı sulama yöntemlerinin kullanımının yaygınlaştırılmasının öneminin vurgulanması, kuraklık eylem planının sadece sulanan alanlarda, basınçlı sulama sistemi boyutuna indirgendiği anlamına gelmez. Bu arada damla sulama olmak üzere modern basınçlı sulama yöntemlerinin kullanımının yaygınlaştırılmasının, sulu tarım alanlarındaki kuraklıkla eylem planı kapsamında; kuraklığa hazırlanma, kuraklık alarmı, acil eylem ve kısıtlama gibi adımların en önemli konusu olduğunu da belirtmek isterim. Don tehlikesine karşı, yazımda belirttiğim gibi, üreticilerin SMS’le önceden uyarılmasının önemini bir kez daha vurgulamak isterim. Kısacası, bir köşe yazısında, kuraklık ve donla ilgili önceden alınacak önlemlerin hepsinden bahsetmek imkânsız. O nedenle örneklendirmek suretiyle bu konulara değinilmiştir. İleriki yazılarımızda ayrıntılara girmek mümkün olabilecektir.
***
Kuraklık ve donun ardından 27 Nisan tarihinde bir de dolu olayı yaşandı. Ziraat Odaları Birliğinin açıklamasına göre “Dolu yağışı, İzmir’in Kemalpaşa, Isparta’nın Uluborlu, Aydın’ın Efeler ve İncirliova ilçelerinde kiraz, şeftali, kayısı, erik, kestane, ceviz bahçeleri ve bağ alanları ile Muğla’nın Fethiye ve Seydikemer ilçelerinde seralar, meyve bahçeleri ve zeytinliklerinde etkili oldu”. 30 Nisan tarihli Milliyet Gazetesinin haberine göre sadece İzmir’in Kemalpaşa İlçesindeki kiraz bahçelerinde, 90 bin ton olarak beklenilen rekoltenin, 73 bin tonunun dolu yağışından zarar gördüğü şeklinde.
***
Kısacası, bundan böyle küresel ısınmadan kaynaklanan iklim değişikliğinin etkisiyle, tarımsal üretimde kuraklık, dolu, don gibi risklerin görülme sıklığında bir artış yaşanacağı, bilimsel verilerin ortaya koyduğu bir sonuçtur. Artık bu tip risklerin olumsuz etkilerini azaltmanın yolunun da bunları yönetmekten, yani riskler ortaya çıkmadan önceki dönemlerde alınacak teknik koruma önlemleri ile ürünlerin sigortalanarak riskin paylaşılmasından (tarım sigortası) geçtiğini bilmemiz gerekiyor.
Not: kuraklık tarım sigortası kapsamında değil.
İletişim:
mmert71@gmail.com
Kaynak: www.pusulagazetesi.net