Elazığ'da çobanın boğazına sinek kaçmış. Belki de öyle sanıyor. Salık vermişler ve tarım ilacını (zehir dememiz gerekir) suyla karıştırarak içmiş. Hastaneye kaldırmışlar. Umarım hayatta kalır. Benzer bir olay İzmir'in bir köyünde de gerçekleşmişti. Bir baba ve oğlu yeni tarım ilaçlarının içilse bile insanı öldürmeyeceği konusunda diğerleri ile kahvede iddialaşıyorlar. Sonunda bir miktar tarım ilacı içerek savlarını kanıtlamak istiyorlar. Sonuç baba ölüyor, oğlu ise zorlukla kurtarılıyor.
26.05.2014
1378
Tarım ilaçlarına aslında zehir dememiz lazım. İlaç deyince sanki bitkiyi veya böceği iyileştirecekmiş gibi algılanabiliyor. Bir süredir bunlara biyosit veya Türkçe canlıkıran deniyor. Ancak bu kullanımlar yaygınlaşmadı. Bu zehirlerle bazıları intihar ediyor. Bu sayı canlıkıranlardan zarar görenlerin çok küçük bir kısmı. Zehirleri sıkarken çiftçiler zarar görüyor. Bazı köylerde 60 yaşın üzerindeki erkeklerin çoğu ölüp gidiyor. İkincisi bu zehir atıkları havaya, suya karışarak diğer canlılara ve insanlara zarar veriyorlar. Zehir atılmış tarım ürünlerini tüketenler de çeşitli hastalıklarla karşılaşıyorlar. Kısacası tarımdaki zehirler nedeniyle her gün Soma cinayetinden daha fazla insan ölüyor. Farkı ne? Bir, anında ölmüyorlar. İki, hasta olanlar neden dolayı hasta olduğunu bilmiyorlar. Tarım ilaçlarına (zehirlere) bağlı endüstriyel tarım sistemi sessizce arkasında binlerce Soma bırakarak ilerliyor. Tohum üreten şirketlerin çoğu aynı zamanda tarım ilacı (canlıkıran) üreticisidir. Bunların bir kısmı ise aynı zamanda beşeri ilaç üretirler. Böylesi şirketler üç kanaldan kâr elde ederler. Kapitalist sistemin normal çalışma tarzı nedeniyle isteseler de bu sistemi terk edemezler. Kısacası böyle davranmalarının nedeni mutlaka kötü insan olmaları değildir.
Yeni tarım ilaçlarının eskilerine göre çok zararsız olduğu ne yazık ki köylüler arasında yaygın bir kanıdır. Hatta bilinçli diye düşündüğüm ziraat mühendisi arkadaşlarımdan bile buna inananlar var. Güney illerimizden birinde çevre derneği başkanı bir köylünün bile böyle düşündüğünü hayretle görmüştüm. Köylülerimizin önemli bir kısmı, tarım ilaçlarının atılması sırasında hemen öldürmediği nedeniyle onları insanlar için zararsız görme eğilimindeler.
Bir de şu iddia ediliyor: “eskiden yaşam kısa idi, şimdi uzadı, haliyle kanser benzeri hastalıklar arttı”. Bu düşünce çok yanlış. Çünkü çok genç yaşlarda kanser olaylarının görülme sıklığı arttı. Önce kafaları değiştirmek gerekiyor. Bir de dikkatimi çeken bir olay var. Kansere yakalananların önemli bir kısmının akıllarına ancak o zaman başta organik ürün tüketmek olmak üzere önlem almak geliyor. Çok geç kalınmış oluyor.
Tarım ilaçlarının (zehirler) alternatifi var. Hastalıklara dayanıklı yerel tohumlar, agroekolojik tarım teknikleri ve ısırgan otu, soda, arapsabunu gibi maddelerden yapılma ev yapımı ilaçları pekâlâ sorunu çözebilir.
Toplumu ve üretim dallarını dikkatlice incelerseniz binlerce Soma ile karşılaşırsınız.
İletişim:
tayfun.ozkaya@yurtgazetesi.com.tr
Kaynak: www.yurtgazetesi.com.tr