Söz konusu pazarının yaklaşık %20’si (yani 9,4 milyar US$) AB’ye aittir. 37 milyar US$’lık tohumluğun dış ticarete konu olan değeri ise 10 milyar US$ civarında olup, bunun da yaklaşık %60’ı AB ülkelerinindir. gdo37
AB son yıllardaki gelişmeler karşısında gıda güvence ve güvenliğini, gıdaların besin değerlerini, çevreyi, biyoçeşitliliği ve iklim değişikliğinin stratejik önemde bulup bu doğrultuda politikalar geliştirmeye karar vermiştir. İlk aşamada 750 milyar EUR’luk ciro ve 48 milyon istihdamlı tarım ve gıda sektöründe yasa ve yönetmeliklerin yeniden ele alınması hedeflenmektedir[1]. Sağlık ve Tüketici Genel Direktörlüğünce yürütülecek bu çalışmaların ana hedefi, var olan 70 yasayı 5’e indirgeyerek; bitki ıslahçısı, çiftçi, gıda ürecisi, işleyicisi, dağıtıcısının mesleklerini daha kolay sürdürmelerini sağlamaktır (pressroom). “Daha güvenli gıda için akıllı kurallar” sloganı ile Komisyon, Avrupa’da tarım-gıda zincirinde modernleştirip, basitleştirip ve güçlendirerek adeta bir dönüm noktası paketini yasalaştırılmak istemektedir (law).
Bu düzenlemelerin biri de tohumculuktur. Taslakta ilk göze çarpan, daha başlıkta “TOHUM” kavramı yerine “Bitkisel Üretim Materyali” (BÜM) ifadesinin yer almasıdır.
Ana hedef, kurulacak tek bir AB Bitki Çeşitleri Ajansı (EU Plant Variety Agency) ile tüm AB ülkelerinde şeffaf, rekabete açık, biyoçeşitliliğe ve çevreye önem veren, küresel ısınmayı göz ardı etmeyen BÜM üretimiyle, AB’nin dünya pazarlarında etkinliğinin sürdürülmesini sağlamaktır. Değişen ekonomik, sosyal, çevresel ve bilimsel koşullar karşısında kaçınılmaz olan bu düzenleme şu ara hedeflere yöneliktir:
Patates, şeker pancarı, bağ, orman, meyve, sebze gibi üst başlıklara ait 12 yasayı tek bir BÜM yasası altında toplamak,
Güncellenmiş AB mevzuatı ile harmonizasyonu sağlamak,
Genel politika hedeflerinden ödün vermeden gereksiz Tescil ve çeşit korumasına yönelik test maliyetlerini ve idari yükü azaltmak ve kamu yetkilileri ve uygulayıcıların esnekliğini artırmak,
Avrupa’da koşullara uyum sağlamış bitki çeşitlerine geniş bir çeşitlilikle BÜM kullanıcıların tercihi ve erişimini artırmak amacıyla -özellikle KOBİ’lerde- bitki ıslahı çalışmalarını artırmak,
Yeni Birlik üyelerindeki BÜM mevzuatı (tarım, biyolojik çeşitlilik, gıda güvenliği, iklim değişikliği, biyoekonomi) ile senkronizasyonu sağlamak,
BÜM pazarı için daha esnek ve basitleştirilmiş bir hukuki çerçeve sağlamak,
Denetim ve eğitim ile AB çapında mevzuata uyum sağlamak,
AB kayıtlarındaki bilgilerin zamanında ve düzeyli bir şekilde izlenerek yenilikleri teşvik etmek vs.
Gerçekten de AB’nde tescil ve sertifikasyona harcanan yıllık meblağ 55-60 milyon EUR civarındadır. FYD (Farklılık, yeknesaklık ve durulmuşluk) ve TDÖ (Tarımsal Değerleri Ölçme Denemelerine) harcanan bu paranın tahsilinde özellikle küçük işletmeler olumsuz etkilenecektir. Bu tür şirketlerin piyasadaki etkinliğini artırmayı hedefleyen topluluğun, özellikle tescil ve sertifikasyonda yeni düzenlemeler yapması beklenmekteydi. Biyoçeşitliliğin sağlanması adına, özellikle gayri ticari tarımsal üretimde kullanılacak çeşitlerin tohumluğu için farklı sistemlerin uygulanacağı da taslakta yer almaktadır.
Ana hedefi tohumculuk konusunda küresel bazda rekabet gücünü korumak ve hatta artırmak olan AB’nin dünya tohumluk pazarındaki değişime nasıl ayak uyduracağı sorusu akla gelmektedir. Şekilde de görüldüğü gibi 50 milyar US$’lık dünya tohumluk pazarının % 26’sı, ticarete yansıyan 37 milyar US$’lık miktarın 13,2 US$’ı yani %36’sı transgenikken ve bu katagoride AB’nde de üretilen tek bir transgenik tohum yokken ister istemez insan soruyor “Acaba AB “ağaca bakarken ormanı unuttu mu?” Bu konuda detaylı bir analiz için: “http://blog.milliyet.com.tr/ab–gdo-ya-hayir-la-neler-kaybediyor/Blog/?BlogNo=350591”e bir göz atabiliriz!