|
Osmanlı Dönemi'nde eti saray mutfağında yapılan yemeklerde kullanılan Kıvırcık koyunu koruma altına alındı.
|
27.01.2014
500
|
Kırklareli'ye bağlı Çukurpınar köyünde uygulamaya konulan 'Halk Elinde Koyun Sürüleri Islahı Projesi' ile 11 köyde, 38 yetiştirici ile çalışılarak 6 bin 300 baş koyununun kalitesinin artırılması, daha fazla verim elde edilmesi ve ırkın yok olmasının önüne geçilmesi hedefleniyor.
Namık Kemal Üniversitesi ve Kırklareli Damızlık Koyun, Keçi Yetiştiricileri Birliğinin çalışmaları kapsamında Trakya'ya özgü Kıvırcık koyununu ıslah çalışmaları başladı. Çukurpınar köyünde büyük titizlikle yürütülen uygulamaları Namık Kemal Üniversitesi Rektör Yardımcısı İhsan Prof. Dr. Mehmet İhsan Soysal, İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Zootekni ve Hayvan Besleme Bölümü FIL-IDF Ulusal Komite Üyesi Prof. Dr. Alper Yılmaz, Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü'nde görevli Prof. Dr. Muhittin Özder, Lider Entegre Hayvancılık Et Gıda ve Turizm Sanayi Ticaret Anonim Şirketi sahibi Fuat Yıldız yerinde inceledi.
"OSMANLI SARAYINA KOYUN ETİ OLARAK KIVIRCIK ETİNDEN BAŞKA ET GİRMEMİŞTİR"
Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü'nde görevli Prof. Dr. Muhittin Özder, Kıvırcık koyununun önemli bir tür olduğunu ifade ederek "Kıvırcık ırkı dünyada Çigaya ırkıyla akraba bir ırktır; yapılan çalışmalarda dünya üzerinde et kalitesi ve lezzeti olarak kendini ispatlamış bir ırktır. Osmanlı sarayına koyun eti olarak kıvırcık etinden başka et girmemiştir. Hatta Osmanlı Dönemi'nde Kurban Bayramlarında bulamadıkları zaman, akrabası olan Çigaya koyunları Romanya'dan getirilmiştir. Aynı şekilde kuzuları İstanbul Pazarı'nda her zaman farklı fiyata satılmıştır. Diğer koyun ırklarından farklı fiyata satılmıştır. Hala da öyledir" şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Muhittin Özder, Trakya Kıvırcık'ının yapılan çalışmalarda, dünya üzerinde et kalitesi ve lezzeti olarak kendini ispatlamış bir ırk olduğuna dikkat çekti.
"KIVIRCIK IRKININ KIRKLARELİ'NİN MARKASI OLMASINI İSTİYORUZ"
İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Zootekni ve Hayvan Besleme Bölümü FIL-IDF Ulusal Komite Üyesi Prof. Dr. Alper Yılmaz, proje kapsamında 11 köyde, 38 yetiştirici ile çalıştıklarını, 6 bin 300 baş koyunu koruma altına aldıklarını ifade ederek, "Kıvırcık koyununa önem veriyoruz. Bu ırk ince kuyruklu. Özellikle bu koyun yağının kas lifleri arasına dağıldığı biliniyor. Biz de yaptığımız çalışmalarda kıvırcık koyunun etinin lezzetli olduğunu tespit ettik. Etinin yumuşaklığını bölgenin, diğer kültür ve yerli koyun ırklarına göre lezzet açısından, et kalitesi açısından üs düzeyde olduğunu tespit ettik. Bölgede yetiştiricinin daha fazla artmasını, daha büyük önem verilmesini istiyoruz. Kıvırcık ırkının Kırklareli'nde daha çok yaygınlaşmasını bekliyoruz, marka olmasını istiyoruz. Bunun için çalışmalarımız devam ediyor" dedi.
"DÜNYADA HER GÜN BİR IRK YOK OLUYOR"
Namık Kemal Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet İhsan Soysal, yerli hayvanların genetik kaynaklarını koruma sürecinin, özellikle uluslararası ticaretin artışından sonra tüketicinin kaliteli ürünlere de yönelmesinin etkisiyle sperm ile genetik materyalin ülkeler arasında kolay transferi sonucunda yeryüzünde bütün ırkların giderek bozulduğunu kaydetti.
İstatistiklere göre dünyada her gün bir ırkın yok olduğunu dile getiren Prof. dr. Soysal, "Bütün ülkelerin toplandığı, Dünya Çevre Örgütü koruma maksadı ile hayvan ırklarının sürdürülebilir korumasını esas alan bir deklarasyon yayınladı. Bu çalışmaların sonucunda dünyanın her ülkesinde yerli hayvan genetik kaynaklarının değerinin tüketiciye anlatılması, bunların korumasına yönelik faaliyetler başladı. Yapılan istatistiklere göre dünyada her gün bir ırk yok oluyor. Bunların bütün çiftlik hayvanları olarak dediğimiz zaman 5 tür üzerine yoğunlaşılıyor. Bunlar da şu anda konumuz olan koyun" dedi.
Biz çoğunlukla bunun değerini bilmeden melezleme ile ırkları farkında olmadan kendilerine özgü kalite özelliklerini yok ediyoruz diyen Prof. Dr. Mehmet İhsan Soysal, "Kıvırcık, et liflerinin arasında homojen dağılımın yol açtığı lezzet bakımından emsalsiz bir ırkımız. Bunun diğer ırklarla melezlenmemesi, saf olarak korunması lazım. Türkiye' de her ilde 6 bin 300 en az materyali bulunan ırklarda koruma süreci gerçekleştiriliyor. Arkadaşlarımız koruma sürecinden netice itibarı ile yapılmak istenen bu bireylerin kulak numarası vermek suretiyle, ağırlıklarını, süt verimlerini, et verimlerini, kuzu ağırlıklarını ölçmek ve en basitiyle bir seleksiyon çalışması amaçlanıyor. Proje 5' er yıllık dönemler halinde tekrarlanıyor. Sonuçta kaliteli kıvırcık damızlıklar üretilmeler esastır. Burada üretilen kaliteli kıvırcık damızlıklar, erkek birey olarak, oradaki kıvırcık popülasyonlarını artırmada çok önemli işlevler görecek" ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Soysal, çalışmaların Trakya'nın diğer illerinde de yayılmasını istediklerini dile getirerek, "Tüketicilerin marketlerde aldıkları etin kıvırcık ırkı olup olmadığı konusunda daha seçici olmalarını beklemekteyiz. Türkiye'nin 20 ilinde çeşitli farklı ırklarda o bölgeye edepte ırklarda çalışmalar yapılıyor. Bu yerinde koruma sürecinde belirli Tarım Bakanlığının teşviklerle çiftçi o ırkları orijinal korumasını muhafaza etmeye çalışıyor. Bu çalışmalardan bir grubu da halk elindeki sürülerin ıslahı adı altında yürütülüyor. Bu koyun türündeki Türkiye'de yapılan çalışmaların biri de Trakya'dadır" diye konuştu.
"PAHALI OLMASININ NEDENİ ETİNİN SEMİZ OLMASI"
Trakya bölgesinde koyun alım satım ve büyük firmalara et satışı gerçekleştiren Lider Entegre Hayvancılık Et Gıda ve Turizm Sanayi Ticaret Anonim Şirketi sahibi Fuat Yıldız ise tedarikçi olarak Kıvırcık ürününü bulmakta zorluk çektiklerini kaydederek, "Bunun temel nedeni fiyatlarının Anadolu bölgesinden daha pahalı olmasıdır. Kıvırcık etinin pahalı olmasının nedeni etinin semiz olması. Bu nedenle Kıvırcık koyununun bu bölgede çoğalmasından yanayız. Bu konu ile ilgi çalışmalara destek vermekte hazırız" diye konuştu.