Toprağı korumak, onarmak ve beslemek için organik tarımı öneren Beste'nin görüşleri ise özetle şöyle:
"Üretim miktarı ve alan olarak bakıldığında organik tarım, tarımsal pastanın incecik bir dilimine denk geliyor. Fakat ardında yatan fikirler ve yöntemlerin bundan kat ve kat fazla etkisi var. Keşfetmenin yolunu açan öncü birlikler onlar. Özellikle de sürdürülebilirlik ve üretkenliğin anahtarı olarak toprağın verimliliğini korumayı ve artırmayı öngören temel düşünce çok önemli.
Toprak organizmaları işte tam da burada devreye giriyor.
Toprak organizmaları becerikli emekçilerdir; doğayla birlikte çalışarak bitkilere sağlıklı besinler sağlar ve toprağın yapısının iyi olmasını garanti altına alırlar. Bu gerçek asla göz ardı edilmemelidir, ama konvansiyonel tarım işte tamda bunu yapar. Poşetten çıkan mineral gübreleri toprağa serpmek belki ekini büyütebilir, ama toprakta yaşayan canlı organizmaların ihtiyaçlarını göz ardı eder. Yapay gübre uygulamak bu canlı organizmaların ayrıştırdığı ve geri dönüştürdüğü organik materyal miktarını azaltır ve sonuç olarak da onları açlıktan öldürür.
Rotasyon ve karma ekim toprağı zenginleştirir
Sentetik azot da sorunun bir parçasıdır: topraktaki organik maddelerin ayrışmasını hızlandırır. Ne kadar yüksek doz azot uygulanırsa hem bozunma hızlı gerçekleşir hem de o kadar çok azot fazlası toprakta birikir. Humus kaybı yüzünden toprak organizmalarının faydalı etkilerinin çoğu ortadan kalkar. Ekinler tarım zararlarına karşı daha savunmasız hale gelir ve toprak kalitesi düşer. Fosfat gübresi uygulamanın da istenmeyen yan etkileri olabilir. Bunun tam aksine organik tarımın temel kavramlarından biri toprak organizmaları için ideal koşulların sağlanmasıdır.
Farklı ve çeşitli ürünlerin dönüşümlü ekilmesi (rotasyon), yer altında ve üstünde zengin çeşitliliğin var olmasını sağlayan, toprak yüzeyini erozyondan koruyan ve kök gelişimini arttıran yıllık ekinlerdir. Bütün bunlar sonunda daha fazla toprak organizmasının beslenmesini sağlar ve toprağın fiziksel yapısını iyileştirir. Sağlıklı bir toprak kendi ağırlığının dört katına kadar su emebilir. Bu da toprağın aşırı yağış ve kuraklık zamanlarını telafi etmesini sağlar. Tropik bölgelerde organik tarım zengin tür çeşitliliğini sadece dönüşümlü ekim yoluyla değil, aynı zamanda çoklu ekimle, yani aynı tarlada aynı anda birden fazla ürün yetiştirmekle sağlar.
Karma ekim, tarım zararlılarının baskılanmasını sağlar ve karşılıklı büyümeyi canlandırır. Arta kalan organik materyallerin ayrıştırılmasını sağlayan bu önlemler, toprakta ekinleri besleyen hareketli bir biyolojik hayatın gelişmesini mümkün kılar. Mineral gübreden kaçındığı ve toprak kalitesini yükselttiği için organik tarım ayrıca konvansiyonel tarıma oranla üçte bir oranla daha az fosil yakıt tüketir ve ortalama olarak iki kat karbondioksiti yeraltında depolar.
Verimlilik nasıl artırılabilir?
Yapılan 160 farklı araştırmanın analizi sonucunda, gelişmiş ülkelerde organik tarım yöntemleriyle elde edilen verimin, konvansiyonel tarımın ortalama yüzde 92'sine denk geldiği belirlenmiştir.
Tropikal kuşakta yapılan 133 çalışmanın sonuçlarına göre ise organik tarım, toprağın uzun vadeli verimliliğini yok etmeden kısa vadeli verimliliği yüzde 74 oranında arttırmıştır. Organik tarım, toprakları uzun vadede sürdürülebilir bir şekilde idare etmek için gereken temel yaklaşıma ve tekniklere sahiptir. Fakat bu tekniklerin modern bilim ve pratiklerle birleştirilerek daha da geliştirilmesi gerekmektedir. Özellikle de organik verimlilik artışı, modern kompostlama yöntemleriyle daha da iyileştirilmelidir.
Sentetik gübrelerden tamamen feragat etmek için mekanik, kimyasal, mikrobiyolojik ve biyolojik teknikler geliştirilmelidir. Bu teknikler kaya formundaki fosfatı küçük üretim tesislerinde daha kolay çözünebilir hale getirmek ve ürün verimliliğini artırarak yeterli biyolojik azotu bağlayabilecek tarımsal sistemler üretmek için kullanılabilir. Organik tarımın faydaları barizdir. Toprak için asıl önemli olan üretimin organik ürün sertifikasına sahip olup olmaması değil, organik tarım ilkelerini takip edip etmemesidir.Üç gündür yayınladığımız bu yazı dizisini özetlersek, artan dünya nüfusunun sağlıklı ve güvenilir beslenmesi için toprağın sağlıklı olması, korunarak gelecek kuşaklara bırakılması gerekiyor. Ayrıca toprağın tek sahibinin insanlar değil, diğer canlılar ve tüm evren olduğu unutulmamalı.