|
Yılda 1.2 milyon ton soya tüketiyoruz. Bunun sadece 100 bin tonu ülkemizde üretiliyor. Devlet, GDO'suz soya üretimini artırmak için kesenin ağzını açtı. Soya üreticileri kilogram başına 50 kuruş destek alabiliyor.
|
23.08.2012
1177
|
BİZ pek fark etmesek de son bir aydır dünyanın gündeminde ABD’deki kuraklık var. Aşırı kuraklık soya ve mısır üretimini olumsuz etkiliyor. Bu haberler de ürün fiyatlarını tavana taşıyor. Soyanın tonu 790 dolara kadar tırmanmış durumda. Türkiye, 4 milyon tonluk mısır üretimiyle neredeyse ihtiyacını kendi karşılar düzeye ulaştı. Ancak soya için aynı şeyi söylemek zor. Yıllık 1.2 milyon ton soya tüketiminin 1.1 milyon tonu ithalat yoluyla karşılanıyor. Oysa topraklarımız soya üretimine uygun. Buna karşılık yıllık soya üretimimiz 100 bin ton civarında. Bu yıl ise 120 bin ton rekolte bekleniyor. İşte tam da bu noktada soya üretiminin önemi öne çıkıyor. Bu alana yatırım yapacak çiftçiler için cazip fırsatlar söz konusu.
5 BİN YILLIK DEĞER
“Sarı altın”, “asrın bitkisi” gibi yakıştırmalara konu olan soya, temelinde bir yağ bitkisi. Ancak yağın yanı sıra 400’ün üzerinde gıda ve içecek maddesinde kullanılıyor. Un, süt, yoğurt, peynir, dondurma, dondurma külahı, pasta, hayvan yemi, yeşil gübre, kemiksiz et, kahve, salça, alkol, ekmek, makarna, tarhana, leblebi ve çocuk maması bunlardan bazıları... Hatta ilaç, boya, kağıt, sabun, lastik ve plastik maddelerde de kullanılıyor.
Soyanın anavatanı Uzakdoğu ülkeleri. Yaklaşık 5 bin yıl önce Doğu Asya ovalarında keşfedilmiş, Asya halkının beslenme alışkanlığını değiştirmiş. Çeltik (pirinç), buğday, arpa ve mısırla birlikte Çin halkının beş kutsal tarım ürününden biri olarak kabul görmüş. Doğu Asya ülkelerinin en önemli tarımsal ürünlerinden biri olmuş. Zamanla tüm dünyada yaygın olarak üretilir hale gelmiş.