Kentin sorunlarını masaya yatırmak ve çözüm önerileri oluşturmak için yapılan forumlar Amed Çevre ve Ekoloji Forumu ile son buldu. Forumda atık yönetimi, kent temizliği, çevre kontrol-denetim- yeşillendirme, kum ocaklarının durumu, Hewsel Bahçeleri, Dicle Nehri ve su havzalarının durumu, petrol arama faaliyetlerinin yarattığı kirlilik, mera alanlarının ıslahı, sanayi atıklarının durumu ve yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirilmesi ve geliştirilmesi konuları ele alındı.
Forumun açış konuşmasını yapan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak, demokratik, ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü eksende toplumsal bir dönüşüm yaşandığını söyledi. "Ekoloji demek sürdürülebilir yaşam demektir" diyen Kışanak sözlerini şöyle sürdürdü: "Kimisi ekolojiyi çevre hakları, doğa hakları ile sınırlamaya çalışıyor. Ancak ekoloji doğanın ve onun bir parçası olan insanın doğal, sosyal, kültürel yani kısacası yaşamsal tüm alanlarına işaret eder. Evrende her şey canlı-cansız, organik-inorganik diye ayrılmadan bir denge içinde birbirlerini yeniden üreterek geleceğe doğru yol alır" dedi.
İnsan merkezli düşünce dünyanın sonunu hazırlıyor
Evrenin bozan tek unsurun insan olduğunu söyleyen Kışanak, insanın dünyaya efendilik yapmayı bırakmadığı takdirde yaşamın kesintiye uğrayacağını ifade etti. Kışanak, "İnsan merkezli düşünceden baktığımızda bile sorgulanması gereken bir şeydir insan. Yarını, bir sonraki günü düşünmeyen bir insan yaşamı nasıl sürdürecek. İnsanı merkeze koyup çevreye müdahale eden insan sadece kendi felaketini değil dünyanın da felaketini yaratmış olacak" dedi.
Dönüşüm döngüsü anlaşılmalı
Evrende, doğada var olan tüm varlıkların haklarına saygı gösterilmesi gerektiğini kaydeden Kışanak,"Biz tek ve biricik değiliz. Kaynaklarımızı sorumsuzca ve sınırsızca tüketmeye hakkımız yok. Dönüşüm döngüsünü iyi anlamak ve uygulamak lazım. Yeni bir dönüşüm çarkını nasıl oluştururuz, bunun için kafa yormamız lazım" dedi. Kışanak'ın konuşmasının ardından moderatörlüğünü Felat Özsoy ve Fethi Süvari'nin yaptığı foruma geçildi.
Kum ocakları zarar veriyor
Kent sakini Ahmet Pelda, köylerdeki doğal gübrenin enerji kaynağı olarak kullanılması gerektiğini söyleyerek, belediyelerin bu konuda çalışması yürütmesi gerektiğini söyledi. Pelda, endemik bitkilerin kentte kullanılması gerektiğini, ithal ürünlerin kent coğrafyasına uygun olmadığını belirten Pelda, "İsrail tohumu, genetiği değiştirilmiş tohumlardır. Bunların yerine doğal tohumların kullanılmasına ilişkin bilinçlendirme çalışması yapılmalıdır" dedi. Bir başka kent sakini Cihat Şengal ise, kum ocaklarının nehre zarar verdiğine işaret ederek, son dönemlerde sayıları artan barajlara değindi. Şengal, köy yollarının hemen yanlarında evler yapıldığını söyleyerek, "Bu aktif tarım arazilerinin azalması demektir. Aynı şekil kanunlara binaen belediyenin toprağa, tarıma sahip çıkması gerektiğine inanıyorum" dedi.
Ekoloji kent planıdır
Necati Pirinçcioğlu ise ekolojinin kent planları ile doğrudan ilgili olduğunu söyleyerek "Kent planlarınız buna uygun değilse siz sonra ne kadar düzeltme yapmaya çalışırsanız zordur, hayal olur. Bu açıdan işe planlama ile başlamak gerekiyor. Doğru bir mimari proje ile başlamak gerekiyor" dedi. Pirinçcioğlu sözlerini sürdürdü: "Sur içindeki mimari oluşumlarının hepsi coğrafya ile uyumludur. Bununla beraber park tasarımları da önemlidir. Park algısının iyi irdelenmesi gerekiyor. Şu anda Diyarbakır'daki parklar, ticari alanlar olan kafeteryalarla kuşatılmış. Parkorman'da, Koşuyolu parkında yaşadığımız durum budur." Büyükşehir Belediyesi'nin Hewsel Bahçesi ve Dicle Vadisi Havzası ile ilgili bir planlama yapması gerektiğini ifade eden Pirinçcioğlu, Dicle Vadisi ile ilgili bir master plan çalışması yapılması gerektiğini vurguladı. Özellikle enerji salınım planının hazırlanması gerektiğini de söyleyen Pirinçcioğlu, "Bu planlamalarda daha fazla enerji üretimi değil, daha az enerji tüketimi üzerine olmalıdır. Sokak lambalarından tutun, kültür binasına kadar enerji daha az nasıl tüketilir, sorularına yanıt bulmak gerekir" dedi. Eski bir dalgıç olan Ercan Baran da "Şimdi, yapay sulama kanalları, göletler, kum ocakları var. Bunların yarattığı çocuk ölümleri var. Her yıl onlarca çocuk bu kanallarda ölüyor" dedi. Baran, belediyenin acil önlemler alması gerektiğinin altını çizerek, konu ile ilgili okullarda eğitim verilmesi gerektiğini söyledi.
Çocuklarla organik tarım bahçeleri
Nazdar Kahramaner ise, dünya üzerinde baş gösteren açlık tehlikesi ile ilgili kentte bazı tedbirler alınması gerektiğini söyledi. Kahramaner, bazı illerde GDO'lu ürünlere karşı hassasiyetin daha fazla olduğunu söyleyerek, "Gıda denetimleri kentte oldukça yetersiz. GDO'lu ürünler çocukların hep zekasını hem davranışlarını etkiliyor. Gelecek nesillerin sağlıklı olması açısından doğru, sağlıklı gıda çok önemli" dedi. Kahramaner, "Hasırlı'da geçen haftalarda bir çalışma yapıyorduk. Çocuklar bahçede bulunan ağaçtan çilekleri almak istediler. Ben de çocuklarla organik tarım bahçeleri konusunda çalışmalar yapılabilir, diye düşündüm" diye konuştu.