Bilinen tüm yüzey sulama yöntemlerinde arazi topoğrafyası, toprak tekstürü, iklim, su tatbik hızı gibi faktörlere bağlı olarak tatbik edilen suyun önemli bir miktarı bitki kök bölgesine ulaşamaz yada o bölgeden uzaklaşarak kaybolur. Bu kayıplar Yüzey akışı, atmosferik kayıplar ve derine sızmalar şeklinde cereyan eder.
2.04.2013
1527
1.Yüzey akış kayıpları: Toprağın infiltrasyon kapasitesinin üzerinde tatbik edilen su arazideki eğim doğrultusunda yüzey akışa geçer. Bu durum gerek yüksek yoğunluklu yağışlar ile yüksek sulama hızı ve süresi ile tatbik edilen sulamalarda meydana gelir. Özellikle yüzeydeki verimli toprağı EROZYON a uğratması nedeniyle son derce istenmeyen bir durumdur.
2.Atmosferik kayıplar(pülverizasyon ve buharlaşma): Sulama amaçlı toprağa tatbik edilen suyun bir kısmı gerek suyun tabik edilmesi aşamasında gerekse toprak yüzeyinde iken rüzgar ve ısı faktörlerine bağlı olarak uzaklaşır. Özellikle yağmurlama sulama yönteminde tatbik edilen suyun pülverizasyonu arttıkça bu kayıp dahada artmaktadır. Toprak yüzeyinden buharlaşmak suretiyle gerçekleşen oluşumlar ayrıca topraktaki Azot unsurunun kaybını tetiklemekte ve artırmaktadır. Bu durum tabik edilen azotlu gübrelerin bir kısmının bitkiye yararlı olmadan uzaklaşması ve ekonomik kayba neden olmaktadır.
3.Derine sızma kayıpları: Toprağın su tutma kapasitesi üzerinde yapılan her sulama neticesinde toprağın tekstürüne bağlı olarak sulama suyunun bir kısmı yerçekimine bağlı olarak derine sızmaktadır. Bu sızma yeraltı sularına doğru hareket etmekte beraberinde çözebildiği ekonomik değeri olan bitki besin elementlerini götürmekte aynı zamanda yeraltı su kaynaklarının kirlenmesine neden olmaktadır.
Yukarıda oldukça özet olarak ifadeye çalışılan toplam kayıplar doğrudan suyun kaybedilmesinin yanısıra buna bağlı olarak ve doğrudan Enerji, Bitki besin elemetleri ve diğer kimyasalların kayıplarına neden olmaktadır. Bu ekonomik kayıpların yanısıra geleneksel sulama yöntemlerinin belirli seyrek aralıklarla yapaılabilir olması nedeniye toprakta ıslanma-kuruma faz ları aralığı artmakta ve bu fark nedeniyle bitkisel üretimde KALİTE ve KANTİTE kayıpları oluşmaktadır. Bu olumsuzluklara geleneksel sulama yöntemlerinin işçilik maliyetleride eklenince bu ortamda yapılan yetiştiricilik rekabet edebilirliğini kaybetmektedir. Günümüzde tarım kesiminin yaşadığı olumsuzlukların temel nedenlerinden biriside birim alandan alınan ürünün miktarı ve kalitesiyle ilgilidir.
Geleneksel sulama yöntemlerinin doğal bir neticesi olarak karşımıza çıkan bütün bu olumsuzlukların önüne geçebilen yegane yöntem günümüzde DAMLA SULAMA yöntemi olarak tüm dünyada yerini süratle almaktadır. Damla Sulama Bitkisel üretimde Başarı ve yüksek verim için
sulama suyunun bitkinin fizyolojik ihtiyacı dışında bitki besin elementlerinin topraktan bitki dokularına taşıyıcı bir araç olduğu anlayışının bir neticesidir. Bu anlamda bu sulama yöntemine adeta “DAMLA GÜBRELEME” denilebilir. Aynı zamanda Suyun sadece bitkinin etkili kök bölgesinde ve olması gerektiği miktarda ve sürekliliğin sağlanmasının ifadesidir. Bitkisel üretimde bir devrim niteliğindeki bu durum tarımda “SUYUN TARLADA YÖNETİMİ” anlayışını geliştirmektedir!.
Geleneksel sulama yöntemlerindeki çoğu olumsuzlukları gideren damla sulama yöntemi çok özetle ve yaklaşık olarak %50-70 oranlarında ürün artışlarının yanısıra bir o oranda su, enerji, gübre ve işçilik tasarrufu sağlamaktadır. Özellikle sulama otomasyonuna dayalı uygulamalarda bu başarı dahada artmakta, kişilere bağlı hata ve ihmaller minimize olmaktadır.
Günümüzde Damla sulama yöntemi tüm dünyada süratle gelişmekte ve bitkisel üretimin rekabetçi dünyasında yerini almaktadır. Dünyada birçok yönetimler bu sistemlerini süratle devreye girmesi bakımından teşvikler uygulamaktadırlar.
Saygı ile,
Uğur Keçeli