Mısır şurubunun (Nişasta Bazlı Şeker -kısaca NBŞ- de deniyor) sağlığımız üzerinde ne gibi etkiler yarattığını hiç düşündünüz mü? Sakın "ben mısır şurubu tüketmiyorum" demeyin.
20.10.2014
1581
İçtiğiniz kolada, meyve suyunda, gazozda, yediğiniz çikolatada, tatlıda, kekte, pastada, dondurmada kısacası yüzlerce üründe bu mısırdan elde edilen şeker kullanılıyor. Çünkü daha ucuz. Bir süredir çoğu birtakım yabancı firmalar gene çoğunlukla ithal edilen mısırlardan şeker üretmek üzere ülkemizde fabrikalar kurdular. Ucuza mal oluyor fena mı demeyin. Fabrikaların kurulması için tarım topraklarının kullanılması, gölleri kirletmesi konularını bu yazıda bir kenara koyalım. Mısır şurubu nedeniyle şeker fabrikalarımız kapatılıyor ve şeker pancarı üretimimiz geriletiliyor. 2001 yılında çıkarılan “şeker yasası” ile mısır şurubu üretim kotası % 10 olarak belirlenmiş, daha sonra Bakanlar Kurulu kararı ile kota % 15’e yükseltilmiştir. Bu kota ABD’de % 2, Almanya’da binde 8.9, Fransa’da binde 4.9’dur. Kısacası Derviş’in kakaladığı “on beş günde on beş kanun” furyası içinde geçmiş olan bu yasa küresel güçlerin boynumuza taktığı bir kement olmaktadır. Bu kement her gün biraz daha çok boynumuzu sıkıyor. Ne olduğunu anlamaz isek köylüyü yok ettiği gibi tüketiciyi de resmen öldürecek.
Çay şekeri olan sakaroz, bir molekül glikoz ve bir molekül früktozdan oluşur. Glikoz/früktoz oranı % 50 % 50’dir. Mısır şurubunda ise bu oran % 80/ %20 ile früktoz lehine kayar. Früktoz ise tüm şekerler arasında en hızlı yağa dönüşenidir, böylece kan trigliserit düzeyini çok yükseltir. Bu da kalp hastalıklarını arttırır. İnsülin ve leptin salgılanmadığından früktozdan zengin beslenme tokluk yaratmayarak hızlı kilo alımına ve buna bağlı beslenmeden kaynaklanan hastalıklara yol açar. Mısır şurubu içeren besinler bir türlü tokluk hissi vermez. Şişelerce kola da içseniz bir türlü tokluk duygusu oluşmaz. Amerika’da neden obezite yani aşırı şişmanlığın hızla arttığını, kalp hastaları oranının neden çok yüksek olduğunu daha iyi anlıyoruz. Ne yazık ki küresel güçlerin zorlaması ile Türkiye’yi de aynı yola sokuyorlar.
Ne yapalım? Önce bu mısır şurubu kotasını mümkün olan en düşük düzeye indirmeliyiz. Hiç olmasaydı daha iyi olacaktı. Ancak şeker yasası daha kötü yönde değiştirilmek isteniyor. NBŞ kotası %15’e çıkıyor. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi de düşünülüyor. Bu gerçekleştirilirse birçok kentimizde ekonomi çökecektir. Umarız önce şeker fabrikaları olan kentlerimizde çiftçi, işçi, kamyoncu ve bu kesimlerin harcamalarıyla geçimini sağlayan esnaf tepki gösterir. Dahası çocuğunun obez olmasını istemeyen bütün halk bu tasarıya karşı çıkmalıdır.